Kutup ayısı beyazdır. Gayet şişman ve de tıknazdır. Umursamazlığı ve bencilliğinin yanı sıra acil durumlardaki sükûneti takdir edilmesi gereken bir kişilik özelliğidir. Bilhassa matematik ve kimya ilimlerinde engin tecrübelerinden faydalanılmaktadır. Müzmin hipermetropi rahatsızlığından dolayı bazı bölgelerde -ki; bilhassa okuma yaptığı zamanlarda- gözlük taktığı görülmektedir.
Bir de aç olduğu zaman babasını bile takmaz.
Boz ayı bozdur. Burnu sivri, kulakları oldukça büyüktür. Son derece telaşlıdır. Dikkati genellikle dağınıktır. Kendisine bulaşılmayana dek genellikle barışçı bir davranış örüntüsü sergiler. Hoşsohbettir. Espritüeldir. Sert, haşin ve gaddar olmasının yanı sıra bazı durumlarda bilakis kibarlığıyla da dikkat çekebilmektedir. İyi dans eder, ısrar eder.
Bir de aç olduğu zaman babasını bile takmaz.
Adam kapıyı aniden açtı, “eşyanın tabiatı!” diye haykırdı. Toplantıdakiler telaşla kapıyı suratına kapattılar. Adamı yaka paça dışarı attılar.
Rengi değişenin tabiatı değişti, tabiatı değişenin rengi…
Renk ifadedir. Kırmızı ataklığı ve canlılığı ifade eder. Sarı en parlak renktir, zekâ ve pratiklikle ilgilidir. Yeşil sessizliği anlatır. Kavuniçi de bir şeyi ifade ediyordur kesin, şimdi hatırlamıyorum. Doğada her nesne rengi ile ifade halindedir aslında. Bu yüzden gök kırmızı, dal sarı, tarla yavruağzıdır mesela.
“Renksizlik renge esir olunca; Musa, Musa ile savaştı.”
Adam aniden bir kristal parçası aldı. Daha önceden icat etmiş olduğu el fenerini kristale tuttu. Ortaya altı renk çıktı. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mor, mavi (yüklemsiz tümce). Haftanın günleri yedi. Kaç nota var? Yedi. Düşünüyorum o halde varım? Efendim? Bu benim lafım değil. Edmond koş! Kilisenin uğurlu sayısı yedi! Valla sıçtın abi. Sıçtın mı? Yani. Yedinci rengi uydurmak zorundayız. Hay, bin atlı süvari! Orta kahve getir Edmond süvari olsun! Uyduruk renk ne olsun? Sıçtın Mavisi olsun.
Adam bir kristal parçası aldı. Daha önceden icat etmiş olduğu el fenerini kristale tuttu. Ortaya yedi renk çıktı. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mor, mavi, sıçtın mavisi. (argo ve kaba sözcük)
“Yine renksizlik geldi, tezat kayboldu, Musa ile Firavun bir oldu.”
Firüzağa’da kahve içtiler. Bir el tavla attılar. Eskilerden konuştular. Nil’in gülkurusu suyundan, kurbağa istilasından, çıban belasından bahsettiler. Rakı içip şarkı söylediler. Firavun sarhoş olunca çenesi düştü. Nil’in aslında yeşil aktığını, kendisinin yeşil dediğinin aslında belki de mavi olan fakat yazarın gülkurusu dediği renk olabilme ihtimalinin hala var olduğunu, hatta daha da ileri giderek belki de hiçbir yerde hiçbir renk olmadığını iddia etti. Bu gereksiz tartışma geç saatlere kadar devam etti.
Adam aniden kapının önünde oturdu. Bir sigara yaktı. İçine kapanmaya karar verdi. Ruhsal bunalıma girdi. Sonrasında sağlığına yeniden kavuştuysa da ilmi konulara bir daha asla ilgi duymadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder