Hayatımın kırılma noktasını görebilmek için onlarca kitap okudum. Hiç biri hayatımı değiştirmedi. Günlerce film izledim. Sonra pencereden dünyaya baktım. Hayır, hiçbir şey fark etmemiş. Bahçedeki kör kedi hala ciğer arıyor. Alçak çöpçü yine bir tek benim kapımın önünü süpürmemiş. Beceriksiz çocuklar yakan top oynamayı öğrenememişler. Topu atıp hepsi birden kaçıyor sonra da gelmiyorlar.
Bir takvim yaprağında okumuştum, aksakallı dedeler geliyormuş birilerinin rüyasına ‘İşte Hayat!’ deyiverip gidiyormuş. Sonra da o zatın hayatı yeniden başlayıveriyormuş. Hatta elleri, ayakları, kafası bile başka oluveriyormuş. Pencereden dünyaya bakınca dünya bambaşka bir yer gibi görünüyormuş. Ben de bekledim. Gelmedi. Uyudum. Gelmedi. Sağa döndüm. Gelmedi. Sola döndüm. Gelmedi. Olmadı. Ne yaptıysam olmadı.
Dışarı çıksam da havamı alsam, parkta gazete unutmuştur birileri. Gazete okusam. Birileri yana yakıla beni arıyordur, belki ilan vermiştir. Okumazsam beni nasıl bulacak? Bulamazsa kederlenir, ağlar. Bulursa havalara uçar, sevinçten ağlar. Gazete ilanlarına bakmalıyım, hemen şimdi! Beklememeli daha fazla.
“Merhum Asaf Efendi’nin kerimesi Mevkıbe Hanfendi’nin 73. Cuması sebebiyle mevlidi Maçka parkı teleferiklerinde okutulacaktır. Katılım kontenjanlarla sınırlıdır.”
“Overlokçu, son ütücü, ilk parçalayıcı aranıyor.”
“Kimliğimi kaybettim. Bulana aşkolsun.”
“Satılık arsa. Üç tarafı denizlerle çevrili. Çok stratejik konumda. Kelepir!”
“Seyyah olabilirsiniz. Maceraya hazır mısınız? ”
Gene arayan soran olmamış. Seyahate mi çıkmalı? Uzun olmasa da kıyak bir yolculuk... Yeni bir şeyler olmalı, heyecanlı bir şeyler... Döndüğümde herkese anlatmalıyım ne yediğimi, ne içtiğimi, nereleri gezdiğimi, gördüklerimi… Bilhassa kendimi anlatmalıyım. Günlerce…
Nasıl bir insanım? Mutlu mu? Üzgün mü? Neşeli mi? Öfkeli mi? Düşünceliyim belki de. Belki de gamsızım. Hiçbir şeyi umursamam. Ya da günlerce düşünür kahrolurum. Kim bilir?
“Bak işte onu hiç sevmem, şuna dayanamam, buna bayılırım, ancak limonla ayılırım…” diyebilmeli. İnsan kendini bilmeli.
“Bıkmadınız mı hala? Hayatınızı değiştiriyoruz! Evinizin içinden alıyoruz! Beş günde kendinize gelin!”
Evet bıktım. Beş günde kendim bana gelirse, beni bulabilirim! Günlerce beni anlatabilirim. Şu kör kediden başlarım. Göremez ama iyi dinler hınzır.
Sonra çöpçüye çatarım. Neye kızdığımı, neden kızdığımı anlatırım. Sonra bakkala gider muhabbet ederim. Bakkalda tesadüfen iki kişi daha görürüm onlara da anlatırım beni. Onlar da ‘çok acayip insan’ diye arkadaşlarına anlatır. Sonra arkadaşları da beni dinlemek ister. Ben de anlatırım. Uzaklardan bir sürü adam gelir. Yine anlatırım. Herkesin beni dinleyesi gelir, ben de beni anlatırım.
“Hayatınızı değiştiriyoruz dedik ya! Hadi! Ne duruyorsunuz!”
Yeni bir hayata yelken açmak üzereyim. Kalem-kâğıt? Burada. Limon kolonyası? Burada. Tırtıklı cips? Burada. Tırnak makası? Burada.
Yolculuk vakti gelsin. Bir oda, bir kapı, pencere yok. Musluk, oturak.
1.GÜN
Çok güzel bir gün. Kedi ayak seslerimi duyamayınca kahrından ne yapacağını şaşırmıştır. Belki çöpçü de kapımı süpürmüştür. Kesin süpürdü. Hissediyorum. İlk günden hislerim kuvvetlendi. Çok iyi oldu bu yolculuk. Hıh. Aferin. Şöyle sırtını da yasla. Her şeyi de yazma şimdi. Olmaz. Her şeyi yaz ki anlatabilesin.
Başım kaşınıyor. Fark edebiliyorum. Kaşıdım. Kaşıntı geçmedi. Kakam geldi. Oturağım ilk siftahını yaptığı için çok mutlu. Bereket kapağı var, kokusu pek yayılmıyor. Yediğim ekmeğin kırıntılarını silkelemedim. Topladım, biriktirdim. Duruyorum. Pencerede olsaydım çocukların nasıl oynadıklarını görebilirdim. Belki yakan top oynamayı öğrenmişlerdir. Hatta benden bahsetmişlerdir belki de. Olsa da görse demişlerdir.
Gene kakam geldi. Yaptım. Kapağı da kapattım. Hava karamıştır artık. Belki gece olmuştur. Uykum gelecek mi acaba? Gelirse haber verir mi? Midem yanıyor. Açlığa alamet. Uykum haber vermedi ama ben uyudum.
2.GÜN
2.günün 2. gün olduğundan eminim şimdi çünkü 1 kez uyudum. 1 kez uyursan 2. gün olur. 2 kez uyursan 3. güne gelirsin. 5. kez uyursan olmaz, seyahatin bitmiş demektir.
Acıkınca midemin sızladığını 1. gün öğrendim. Ekmek yiyince de sızısı geçiyor. Sonra da kakam geliyor. Kakamı yaptım. Kapağı kapattım. Daha çok acayip bir şey olmadı ama dur hele bu gün 2. gün. Çocuklar ne yapıyordur acaba? Çöpçü beni aramaya çıkmış olmasın? Ya kör kedi yürürken karşısındaki duvarı göremez de kafayı kırarsa. Kesin vurmuştur kafayı. Ben yokken biçare kalmıştır orta yerde. Ölmezse, pek enteresan seyahatimden dönünce alacağım gönlünü. Kırdığı kafasını sarmalayacağım. Tuz basacağım yarasına. Tuz iyidir, yarayı tazeler. Oracıkta bir yarası olduğunu hatırlatır adama. Bunu da anlatmalıyım herkese bir sürü şey öğrendim şimdiden.
Tuz iyidir.
Alamet-i açlık geldi yine ama ben uyudum.
3.GÜN
Üşüyorum. Sol kolunun üzerine yatarsan kolunu kıpırdatamazsın. Ekmek yemezsen de kılını… Ekmek yedim. Kakam geldi. Yaptım. Bok kokusu sâriymiş. Her yanım kokuyor. Oturak dolmak üzere. Çocuklar ne yaptılar? Ne de güzel yakan top oynarlardı. O emektar çöpçü her yanı süpürür, pür pak ederdi. Hele o kedicik, ah o kedicik beni gördüğü yerde koşar gelirdi. Nasıl üzülmüştür yokluğumda. Benim adımla miyavlıyordur şimdi. Adım neydi ki benim? O biliyordu işte. Çıkınca soracağım. Adım neydi diyeceğim. O da söyleyecek bana adımı sonra bakkala gideceğim” merhaba” diyeceğim. Adımı söyleyeceğim. Sonra bir yazı asacağım kapımın eşiğine, “sevgili emektar çöpçü benim kapımın önünü de süpürdüğün için teşekkür ederim” diye yazacağım. En alta da adımı yazacağım hatta imzamı atacağım. Çocuklar beni adımla çağıracaklar. Her sohbette benim adım geçecek sonra, çok sevecekler adımı. Çocuklarına benim adımı koyacaklar. Evet, seyahatim bitince adım gelecek, beni soracak. Sonra seyrana çıkacağım, adım kolumda…
Kakam geldi, oturak dolu. Lavaboya sıçılmaz.Uyuyacağım.
4.GÜN
Lavaboya sıçılır. Musluğunda kıçını yıkarsın hatta. Oturak taşarsa görürsün.
Ellerim bir görünüp bir kayboluyor. Tabi, değişecek olan şey kaybolur. Bulaşık yıkarken de öyle olur ya. Kirlenir, başka bir şey olur. Adını unutur. Tabak tabaklığından usanır. Suyun altında iki elinin arasında evire çevire yıkarsın. İşte o sırada görünmez olur. Sonra yeniden dirilir. Tabak olur.Tabak olayım ben de. Kaybolayım sonra yeniden görüneyim. Herkes görsün beni. Kedi de görsün. Yakan top da bana değsin. Çöpçü de bana selam etsin. Bakkal “başka bir şey lazım mı?” desin.
Artık sıçmak istemiyorum. Ellerim gelmedi daha, donumu indiremiyorum. Kıçım da kaybolsa… Oturmak istemiyorum. Bacaklarım da gitti. Gelirler belki.
Yat, uyu.
5.GÜN
Belki yoktum. Hiç olmadım, yeni geleceğim. Belki gelmeyeceğim. Belki hep vardım. Belki havaya karışırım bu gün. Gaz olurum. Bu kokuyla olsam olsam karbon gazı olurum.
Sanırım sadece kafam kaldı burada. Birkaç saat sonra dışarıda olacağım. Bereket kakam gelmedi. Kafam da gidecek ve artık gelmeyecek. Kör kedi bekleyip bekleyip gitmiştir. Çocuklar oyun oynamaz artık. Çöpçünün burnu havadaydı, zaten güzel süpürmezdi sokakları. Süpürmesin artık. Uyumayacağım.
Seyahat kendini bitirmedi. Yokum şimdilik. Belki var olurum yeniden. Kör kedi olurum, çocuk olurum. Belki de çöpleri süpürürüm. Çöpçü olurum.
Her an yeniden gelirim belki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder